7 Aralık 2016 Çarşamba

DÜNYA TÜRKLERİ KONGRESİ ÇALIŞMA GURUBU
TARİHLER BOYUNCA TÜRK DEVLETLERİ HEP LAİK OLARAK YÖNETİLMİŞTİR.
İslamiyet’ten önceki Türkler en büyük sosyal yapı olan devleti (il) boylar birliği anlamına gelen federasyon tarzında örgütlemişlerdi. Devletin başında Hakan bulunurdu.
Hükümdarlar çeşitli unvanlar kullanırlardı. Bunların başında; tanhu ve şan-yü unvanı gelir. Ayrıca, kağan, hakan, han, yabgu, ilteber, idikut gibi unvanlar da kullanılmıştır.
Türklerde ilk devlet teşkilatı Asya Hun devleti hükümdarı Mete tarafından kurulmuştur. Ülke yönetimi bakımından doğu-batı (sağ-sol) diye iki idari bölgeye ayrılırdı. Gök tanrı inancına göre güneşin doğduğu yer kutsal sayıldığı için yönetimde doğu batıya göre üstün kabul edilmiştir. Bu anlayıştan dolayı hakan ülkenin doğu bölümünde otururdu. Batı kanadını ise yabgu unvanıyla hükümdarın kardeşi yönetirdi. Yabgu iç işlerinde serbest, dış işlerinde doğudaki büyük hakana bağlıydı.
Hükümdarın çocukları olan ‘tiginler’ devlet idaresinde deneyim kazanmaları için ülkenin çeşitli yerlerine “Şad” unvanı ile yönetici olarak gönderilirdi. Hükümdar ailesinin en yetkili üyesi veliaht olurdu.
Hiçbir şekilde töreye aykırı davranma yetkisi olmayan hükümdarın temel görevi halkının huzur ve refahını sağlamaktı. Kurultay (Danışma Meclisi) başkanlığı ve ordu komutanlığı da hükümdarın görevleri arasındaydı.
Hun ve Göktürk hükümdarları “Otağ” adı verilen çadırlarda otururlardı. Gök tanrı inancına göre doğu kutsal sayıldığından çadırların kapıları daha çok doğuya açılırdı. Uygurlardan itibaren hükümdar sarayları yaptırıldı. Her sonbaharda halka “Şölen” denilen ziyafetler verilirdi.
Hükümdarlara Kurultayın yanı sıra “hatun” denilen hükümdar eşleri de yardımcı olurdu. Hatun gerektiğinde vekil olarak devlet başkanlığı yapar, elçileri kabul eder ve Kurultay’a katılabilirdi. Bu durum Türk toplumunda kadına verilen değeri ortaya koymaktadır.
Tanrı vergisi kabul edilen siyasi iktidar kut kavramı ile ifade edilmiş, hükümdarın şahsı ve ailesi kutlu sayılmıştır. Yani siyasi iktidar hakkı, diğer insanlar arasındaki seçilmiş hükümdara ve ailesine verilmiştir. Kut kavramı bir bakıma ilahi seçkinliğin bir ifadesidir. Kut’un kan yoluyla babadan oğula geçtiğine inanılırdı.
Hükümdarlara Tanrı tarafından verildiği düşünülen yetkinin kalıtımsal olarak oğullarına da geçtiği görüşü Türk devlet yönetiminde veraset sorununu da beraberinde getirmiş; bu durum taht kavgalarını ve parçalanmayı hızlandırmıştır. Bazen, kardeşlerin devleti parçalamadan birlikte yönettikleri de görülürdü. Örneğin, Bumin-İstemi kardeşler (I. Göktürk Devleti), Bilge-Kültigin kardeşler (II. Göktürk Devleti) gibi.
Türk Hükümdarlarının Tahta Çıkışları Dört Şekilde Görülür:
Hanedan üyeleri arasındaki siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta çıkıyordu. Türk tarihinde, tahta çıkmada en sık rastlanan usul bu idi.
İkinci bir varisin bulunmaması durumunda hükümdar soyundan birinin doğrudan tahta çıkması.
Hükümdarın tahta çıkmasındaki diğer şekil ise seçim usulü idi. Hükümdar ölünce, yüksek dereceli meclis (Kengeş, Toy, Kurultay veya Meşveret Meclisi) toplanır, Hanedan üyelerinden birini hükümdar seçerdi.
Hükümdarın tahta çıkışında uygulanan diğer bir sistem de Ekberiyet Sistemi (en yaşlı ve bilge kimsenin tahta geçmesi usulü) idi. Bu sistem uzun süre tartışılmış, sonunda XVII. Yüzyıl başında Osmanlı Devleti hükümdarı I. Ahmet (1603-1617), kardeş katili geleneğine son vererek ekber ve erşed sistemini getirmiştir. Buna göre hanedan üyeleri arasında hükümdar seçilirken bu üyelerin öncelikle büyüklüğüne (ekber), sonra da akıllı ve sağlıklı oluşuna (erşed) bakılırdı. Bu özellikleri taşıyan hanedan üyesi hükümdar olurdu.
Hükümdarın oturduğu başkente “Ordu” denirdi.
Türkler teşkilatçı bir millet olduğundan yıkılan devletin yerine hemen yenisini kurmuşlardır. Ayrıca Türkler bağımsızlıklarına çok düşkünlerdi. Bu konu Çin kaynaklarında açıkça görülmektedir.
Ülke töreye uygun olarak yönetilirdi. Töre eski Türklerde devlet ve toplum yaşamını düzenleyen, yazılı olmayan kurallardı.
Türklerde ilk devlet teşkilatını Hunlar kurmuşlardır. Devlete il, millete budun denirdi. Devlet işleri Kurultay’da görüşülürdü. Türk devletlerinde meclislere “Toy” “Kurultay” ve “Kengeş” denirdi. Mecliste ülkenin, ekonomik, siyasi, sosyal, dini ve askeri konuları görüşülürdü. Bu meclise hakana bağlı asker-sivil tüm yöneticiler boy beyleri, bağlı devletlerin temsilcileri katılırdı. Hakan meclisin başkanı idi. Meclise katılan üyelere “Toygun” denirdi. Herkesin kurultaya katılma hakkı yoktu.
Türk devletlerinde önemli kurumlardan biri de hükümet (Ayukı) idi. Hükümet hakanın emirlerin ve meclisin kararlarını uygulardı. Hükümetin başında günümüzdeki başbakan durumunda olan ‘ayguci’ bulunurdu. Hükümet üyelerine ‘buyruk’ denirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder